9827,23%1,51
34,74% 0,04
36,54% 0,05
2955,73% 0,18
4839,17% 0,00
Denizli'de 1988 yılından bu yana kerestede çalışarak iş hayatına atılan Şener Soyupak (50), 16 yaşındayken el ele verdiği kardeşi Ahmet Soyupak (48) ile mobilya sektörüne yöneldi. 1998 yılında marangozlukta el emeği göz nuru olarak ürettikleri mobilyalar ile kentteki birçok vatandaşların evini süsleyen Şener Soyupak, çocukluk yaşlarından itibaren başladıkları çalışma sürecine kendileri gibi ufak yaşlardayken bulunan Cüneyt (26) ile Hüsnü (28) isimli çocuklarını da dahil etti. Yaz ayları başta olmak üzere kendi çocuklarına mesleğin inceliklerini öğreten baba Soyupak, çırak olarak eğitti Hüsnü'nün mühendis ve Cüneyt'in ise mimar olması ile işlerini daha da geliştirdi. Soyupak kardeşler, mesleklerini gelecek nesillere aktarmak isterken, mimar ve mühendis evlatlar ise bilgi ile becerileri ile babalarını mesleğine sahip çıkmaya çalışıyor.
"Mimar ve mühendis çocuklarım işin mutfağında yetiştiler"
Sektöre kardeşi ile birlikte çocuk yaşlarda başladığını ve uzun yıllar geçmesine rağmen bırakmadıklarını ifade eden Şener Soyupak, “Aile olarak bu el ve gönül verdik. 1998 yılından bu yana bu işlerle uğraşıyoruz. Bu mobilya sektörüne ise kerestecilik işinden girdim. Mobilya işinde sanat olduğunu fark ettiğim için buraya yöneldim. Ustaların eski bir tabiri vardır. 'Eti senin kemiği benim' diye. İnsanlarımız çocuklarını zanaatkar olan işlere getirmeleri gerekiyor. Ustalık ve zanaat gerektiren meslekler için yeni gençler yetişmesi lazım. Emin olun önümüzdeki dönemde bu çok daha büyüyecek. Bu sıkıntılar çok fazla gündeme gelecek. Çalıştıracak yeni gençler bulunmayacak. İki tane oğlum var. Birisi mimar diğeri mühendis ve kızım ise daha küçük. Mimar ve mühendis çocuklarım işin mutfağında yetiştiler. Çok şükür birlikteliğimiz hala devam ediyor. Yeri geliyor bize güncel sektörlerden yön veriyorlar. Ellerinden geldiğince bize yardımcı oluyorlar” dedi.
"Yaptığımız iş bir sanat işidir"
Çırak sıkıntısı yaşadıklarını ve çocukların okul döneminden itibaren zanaat mesleklerine yöneltilmesi gerektiğini söyleyen Ahmet Soyupak ise “Ben ortaokulu bitirdim ve 1988 yılında abim ile birlikte zanaat işinde faaliyet gösteriyoruz. O zaman ilkokuldan çıkan çocuklarda okuyan okumaya devam ediyordu ama okumayan ise çalışmaya geliyordu. O zaman eleman sıkıntısı yoktu. Bu sektörde elaman sıkıntısı çok. Bu sebepten dolayı çırak ve usta yetişmediği için yeri geliyor biz çalışıyoruz yeri geliyor mühendis ile mimar yiyenlerim çalışıyor. Bazen de dışardan destek alarak sürdürmeye çalışıyoruz. Yaptığımız iş bir sanat işidir. Görselliği çok önemlidir. Son zamanlarda teknolojinin ilerlemesi ile güzel işler yapıyoruz” ifadelerini kullandı.
"Öğrencilerin zanaata teşvik edilmesi gerekiyor”
Uzun yıllar Soyupak ailesinin içerisinde emek veren ve sanatını her daim sürmeye çalışan mobilya ustası Şinası Altın ise “20 yıldan bu yana Soyupak ailesi ile birlikte çalışıyorum. Her şey için çalışıp, çabalıyoruz ama şu anda eleman sıkıntısı var. Mallaesef bu şekilde devam ederse sektör bitecek. Eğitim sisteminde kaynaklanan bir sorun bulunuyor. Meslek liselerinde bulunan öğrencilerin zanaata teşvik edilmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.
Okuduğu mimarlık alanında yürüttüğü çalışmalarının yanında boş vakitlerini ise baba mesleğine ayıran Cüneyt Soyupak da “Yaklaşık 12 yaşımdan beri yazları başta olmak üzere mobilya sektörünün içerisindeyim. Tabi mesleğimi seçerken mobilya sektörü de bizim için avantajlı oldu. Babam 16 yaşından bu yana sektörün içinde olduğu için tadilat ve inşaat başta olmak üzere birçok konuda kendi bilgi ve birikimi ile devam etti. Tabi ben mühendis olan abim ile birlikte yetiştiğim için bu işleri daha çok profesyonelleştirmeye başladım. Tasarımlarımız ve çizimlerimiz ile katkı yapıyoruz. Villa, apartman ve tadilat projelerimiz bulunuyor. Yaptığımız projeler ile kentimize katkı sunmaya çalışıyoruz” açıklamasında bulundu.
“İnsanların yuva olarak adlandırdığı yerleri nasıl şekillendirebiliriz düşüncesi ile yola çıktık”
Yaptığı başarılı çalışmalar ile babasına yardımcı olan inşaat mühendisi Hüsnü Soyupak ise “Kendimi bildim bileli bu işlerin içindeyim. Babam sağolsun bu konuda bizi fazla çalıştırdı. Çalışın ve okumanın kıymetini bilin diye bizi yönlendirdi. Biz de yazları çok aktif bir şekilde babamın yanında çalıştık. Ondan sonra ise üniversite sınavına girip, inşaat mühendisliği bölümünü kazandım. Bu kazanmamdaki en büyük sebeplerden biri de yıllardır bu işin içinde olmamdır. Bu alanda kendimizi nasıl geliştirebiliriz, nasıl halkımıza hizmet ederiz, insanların yuva olarak adlandırdığı yerleri nasıl şekillendirebiliriz düşüncesi ile yola çıktık” dedi.